
Ayaklananlar örgütsüzdür ve bir örgüt ısrarıyla “birey”i öne çıkarmaktadır. Bu fikriyatın ideolojik hegemonyasını kurma görevini de büyük ölçüde ekoloji, kadın ve LGBTİ mücadelesi üstleniyor.
“Paris Ayaklanması” ve Ülkemiz Solundaki Yankıları
Yazan Garbis AltınoğluGerek dünyanın başka yerlerindeki ve gerekse Türkiye’deki devrimci grup ve kişilerin ezici çoğunluğu, 27 Ekim’de, yani bundan bir ay önce, polisten kaçan iki Kuzey Afrikalı gencin elektriğe kapılarak ölmelerinin ardından Paris’in banliyölerinde patlak veren ve daha sonra Fransa’nın başka kentlerine de yayılan ve daha çok araba yakma biçimini alan olayları, genel olarak oldukça subjektif bir tarzda değerlendirdiler.
Gün Zileli’nin Görüş sitesinde yayınlanan “TİKB Hatıratları” yazısını dostlarım haber vermeselerdi hiç fark etmeyecektim. On yıl önce yazılmış bir kitabın eleştirisinin bugün yapılması biraz garip kaçsa da cevap vermekle yükümlüyüm.
Asıl meselemize girmeden önce bilmeyenler için Lazların bir halk olarak “gerçekte” kimler oldukları mevzuunu kısaca toparlayalım.
Lenin’in kariyeri ve siyasal düşüncesi ile Bolşevizm üzerine yapılan büyük araştırmalarda, Machiavelli’nin etkisi sorusuna çok az ilgi gösterildi. Walicki gibi, Lenin’in mükemmel bir devrimci Makyavelist politikacı olarak ikna edici bir resmini sunanlar bile, bu terimi kullanmaktan ya da Lenin ile Machiavelli arasındaki ilişkiyi daha yakından keşfetmekten kaçınıyorlar.
Kısaca ifade etmek gerekirse sosyalist demokrasinin işlemesi için bir Komünist Parti iktidarda olmalıdır. Bu başlangıçta bir paradoks gibi görünebilir, ancak değildir.
Mevlana Celaleddin-i Rumi: Dünya ve Türkiye Burjuvazisinin Sevgilisi
Yazan Garbis AltınoğluKültür Piyasası ve Örgütlenme Üzerine: Yeni bir Avangard
Yazan Yiğit ÖzdemirSermayenin bugün yenilik yaratma tarzı ise birleşmiş bir dünyanın geleceğe yansıtılmış görüntüsünü her fırsatta parçalayarak ortaya attığı imajlar katalogudur. Sermaye dünyayı Gerçek'te değil ancak İmgesel'de bütünleştirmeye çalışı
Dünyanın bugünkü hâlinin, insana ister istemez Nâzım Hikmet’in yukardaki şiirindeki sitemi/ eleştiriyi anımsattığını kim yadsıyabilir? Herhâlde insanlığın yakın tarihinde, koyu siyasal gericiliğin bu denli baskın olduğu, bütün alanlarda genel bir alçalma ve dejenerasyonun böylesine yaygın olduğu bir dönem yaşanmamıştır.
Bütün bu sözümona eleştiriler sadece dizinin piyasa değerini artırmaya yarar. Bir de, solun ilgisinin devrimci politikadan ılımlı politik kültüre ne kadar kaydığını göstermeye…
Diğer...
1660-1731 yılları arasında yaşayan Romanya kökenli İngiliz yazar Daniel Defoe (daha çok Robinson Crusoe ile tanınır) 1722 yılında yayınladığı bu eserinde 1665 yılında yaşanan ve yaklaşık olarak yüz bin kişinin öldüğü Londra Vebasını anlatır.
Sovyetler Birliği’nde ne zaman Marksizm-Leninizm’e bağlı kalınmışsa, devrim sırasında, iç savaşta, sosyalist inşada, faşist işgal karşısında zorluklar aşılmış, devrimin sürekliliği güvence altına alınmıştır.
GARBİS ALTINOĞLU TÜRKİYE DEVRİMCİ HAREKETİNİN DEĞERİDİR
Yazan Hasan OzanGarbis, 12 Mart'tan 12 Eylül'e uzayan tarihsel kesitte işkencede baş eğmez devrimci ve komünist direnişçiliğin de abidesi oldu. İstikrarlı devrimciliğin temsilcisi oldu. Kişisel olarak da tanıdığı İbrahim Kaypakkaya'nın işkencedeki duruşunu içselleştirmiş bir savaşçıydı. Ermeni ulusundan bir komünist olduğu için faşist işkenceciler ona karşı daha azgınca davrandılar. Ama o, buna aldırış etmedi, devrim ve komünizm inancının tutkulu bir savaşçısı olarak güçlü ve örnek baş eğmezliğiyle inandığı yolda alnı açık yürümeye devam etti. Ermeni ulusundan bir komünist olması gerek faşist diktatörlüğün, gerekse de Perinçekler gibi azgın şovenistlerin sistematik iftiralarına ve saldırısına maruz kalmasına yol açtı. Onun şahsında tüm devrimci ve komünist değerler gözden düşürülmeye çalışıldı. O, bu saldırılara da metelik vermedi, büyük bir tutkuyla bağlı olduğu devrim ve komünizm yolunda militanca yürüdü.
Tartışmamızın temel argümanını bilim insanı, danışman ya da bilim kurulu üyesi olarak adlandırılan kişilerin genellikle görsel medya aracılığıyla halka seslenirken dile getirdikleri görüşlerin, önerilerin ve çoğu zaman dayatmaların ve bu eylemleri sırasındaki hal ve tavırlarının kapitalist ahlak anlayışının doğrudan ya da dolaylı restorasyonu olduğu vurgusu oluşturmaktadır